BLOCKCHAİN VE KURUM’UN EVRİMİ
Gangster
filmlerinin bilinen bir sahnesi vardır. Bir çanta Uyuşturucu ile bir çanta
Paraya sahip olan iki çete karşı karşıya gelir. Bu sahne neden ‘Güven’in, üstel
bir otorite ya da ortak bir adanış (inanç) olmaksızın asla garanti edilemeyeceğini fakat üstel bir otorite yok ise alış verişin ancak taraflardan
birinin olumlu varsayımı ve buna bağlı olarak mutlak riski üstlenişi ile
gerçekleşebileceğini vurgular. Taraflar silahlıdır, en ufak bir yanlış için
tetikte beklerler. Para çantasını bir eliyle tutan lider, uyuşturucu çantasını
diğer eliyle kavrar. Uyuşturucu çantasının sahibi olan lider ise para çantasını
diğer eli ile kavrar. Peki kim elini önce bırakacaktır? Taraflardan birinin bir
saniyelik gecikmesi, çantalardan birinin bir tarafta kalmasını garantilerken,
diğer çantanın sahipliğini % 50’lik bir ihtimal ile taraflara atayacaktır.
Diğer taraftan güvensizlik had safhada iken onun olumsuz sonuçlarını bertaraf
etmek tarafların aşağı yukarı tümden itlafını yani birbirlerine ateş ederek
hayatlarını kaybetmelerini kaçınılmaz kılmaktadır. Bu durum, karşı karşıya gelen tarafların liderlerinin birbirlerine doğru adım atmasını zorlaştıran nedenlerden biridir.
Bu olup
biten kadar önemli bir başka sorun vardır: Malın kalitesi ve paranın miktarı.
Eğer iki tarafın da güvendiği bir otorite (hakem) var ise bu soruların
cevaplarını taraflar için tespit edebilir ama eğer yok ise taraflar ortadaki
bir masada çantaları ters çevirerek yüksek risk altında teşhis ve sayım
yaparlar. Durum uygun ise ilk sorunsala geri dönerler.
Genellikle
böyle bir otorite yoktur. Hakemin tarafların birinden rüşvet alması rasyoneldir çünkü bu durumda geliri artar. İki tarafın da hakeme rüşvet vermesi anlamlıdır
çünkü taraflar kandırılmaları olasılığını eşit olarak indirgemiş olurlar
ve taraflar doğal olarak rüşvet miktarını hakemin ücretinin üstüne fazla çıkarmama eğilimindedirler zira verdikleri rüşvet karşı çetenin elindeki
değerin tamamının (kendi değerlerini kaybetmeksizin) ellerine geçmesini
sağlayacak olsa da hakem % 50 olasılıkla karşı taraf tarafından satın
alınmıştır ve bu durum toplam değerin hakeme verilen kısımlar çıkıldıktan sonra
ikiye bölünmekte olduğunu ifade eder ve bu yarı değer eğer hakem yalnızca ücret
ile çalışmış olsa idi elde edecekleri kazançtan küçüktür. Ancak Hakem iki
taraftan da rüşvet almaz ve kendisinden rüşvet almayan hakem ile taraflar da
çalışmaz. Hakem rüşvet almaz çünkü adil olduğunda iki taraftan da aldığı ekstra
paranın icabını yapmamış olması nedeniyle iki çete tarafından da düşman
edinilecektir. Bu nedenle genelde ortada bir hakem olmaz. Çünkü hakemin
ardında, pazardaki çetelerin kişisel çıkarları aleyhine olduğu halde ya ortak bir
dış düşmana karşı birlik olma gereği ile ya da adandıkları üstel bir değerin
temsilcisi olduğu için tabi oldukları bir otorite durmalıdır. Buna çeteler
pazarının devleti diyebiliriz.
Sonda görülen ilk grafikte ücretli bir hakemin varlığında, ikinci grafikte ise, iki taraftan da rüşvet kabul eden bir hakemin varlığında ve hakemin taraflardan birini tercih ettiği durumda, tercih edilen tarafın eline geçen olası (% 50) değer illustre edilmiştir.
Şimdi üstel bir otoritenin bulunmadığını fakat pazardaki tüm uyuşturucu kullanıcıları ve çetelerin ortak bir dijital networke bağlı olduklarını varsayalım. Taraflar çantaları kendi taraflarındaki boşluktan, dışarıdan açılamayan ve bu dijital networke bağlı olan çelik bir kasaya atsın ve kasanın içindeki otomat ürünün kalitesini ve ürün ile paranın miktarını analiz etsin. Analiz sonuçları pazarda bulunan tüm kullanıcı ve çetelere anında gönderilsin ve sonuçlar normal ise çanta ve mamül diğer tarafın önündeki açıklıktan dışarı verilsin.
Sonda görülen ilk grafikte ücretli bir hakemin varlığında, ikinci grafikte ise, iki taraftan da rüşvet kabul eden bir hakemin varlığında ve hakemin taraflardan birini tercih ettiği durumda, tercih edilen tarafın eline geçen olası (% 50) değer illustre edilmiştir.
Şimdi üstel bir otoritenin bulunmadığını fakat pazardaki tüm uyuşturucu kullanıcıları ve çetelerin ortak bir dijital networke bağlı olduklarını varsayalım. Taraflar çantaları kendi taraflarındaki boşluktan, dışarıdan açılamayan ve bu dijital networke bağlı olan çelik bir kasaya atsın ve kasanın içindeki otomat ürünün kalitesini ve ürün ile paranın miktarını analiz etsin. Analiz sonuçları pazarda bulunan tüm kullanıcı ve çetelere anında gönderilsin ve sonuçlar normal ise çanta ve mamül diğer tarafın önündeki açıklıktan dışarı verilsin.
Varsayalım
uyuşturucuyu satacak çete, önceden makinenin imalatçısı ile iletişime geçti ve
ona makinenin uyuşturucuyu olduğundan ağır tartacak biçimde dizayn edilmesini
istedi ve imalatçı tehdit edildiği için bunu uyguladı. uyuşturucu satıcısının tekel
olmadığı bir evrende ya da imalatçının alıcı da olabildiği bir evrende,
imalatçının makinenin ölçme sistemini kendi satın alımı için değiştirme imkanı
yoktur çünkü geçmiş işlemler (hacim versus kg) bağlamında tüm networkte
kayıtlıdır ve sistem yeni işlemi, geçmiş işlemler ile karşılaştırmaktadır ve tüm
networkdeki bilgilerin teker teker değiştirilmesi imkansızdır.
‘Blochain’
aşağı yukarı böyle çalışır.
Bettina Warburg'a da atıfta bulunarak bunu biraz açalım. Yeni
Kurumsal Ekonominin vurguladığı gibi, bankalar veya noter gibi politik-ekonomik
kurumlar, insan ilişkilerinin açığa çıkardığı belirsizliği indirgemek için
vardır. Böylece yaratılan değerleri toplum içinde değiş-tokuş edebiliriz. Avcı
ve toplayıcı iki kabile arasında gerçekleşen alış verişte karşılıklı güveni
töreler sağlardı. Şimdi, informal törelerin, formal kurumlara (devlete)
evrildiği çağlarda yaşanan değişime denk bir gelişmenin eşiğindeyiz: Bilinen
tarihte ilk kez belirsizliği, adı geçen kurumlara ihtiyaç duymaksızın,
decentralize bilgiyi ilişkilendiren dijital networkler vasıtası ile
indirgeyebiliyoruz: Bunun adı blockchain. Bu teknoloji, bir bankanın sosyal
sözleşme ile kurulmuş devlete dayanarak bireye sunduğu güveni, aynı bilgiyi çok
sayıda bireye (bilgi stok merkezi) sequental olarak göndererek sağlıyor.
Devletin sunduğu güveni aşan bir güven değeri kişiye, kripto altına alınarak
içeriği gizlenmiş işlemlerine şahit olan çok sayıda network üyesi tarafından
sağlanıyor. Blockchain sistemleri milyonlarca tüzel ve gerçek kişinin zimmetlik
bilgilerini, alışverişlerini, kontratlarını zaman uzamında stokluyor ve bu
bilgileri parçalayarak dağıtıyor.
Blockchain şu belirsizlik kaynaklarını
indirgiyor: a) Bir işlem için kiminle karşı karşıya olduğumu bilmiyorum? b) İşlemin
nasıl gerçekleştiğini göremiyorum, ve c) İşler ters giderse başvurabilecek bir
yerim var mı? Hepsiburada üzerinden kullanılmış bir cep telefonu almak
istediğimizi düşünelim. İlk sorunumuz şudur: Bu telefonu kimden alıyorum? Satın
aldığım kişinin geçmiş satışlarındaki güvenilirliği nedir? Olumsuz yorumlar
gelmiş mi? Burada problem kişinin profilini yenileme ihtimalidir ya da kişinin
başka aplikasyonlar ya da farklı web siteleri için farklı profillere sahip
olmasıdır. Blockchain bize her hangi bir bireyin geçmişi hakkında güvenilir
biçimde kanıt depolanabilmesini sağlayan global bir platform sağlar. Örneğin
vatandaşlık kimliğinizi ve 18 yaşın üzerinde olduğunuzu kripto bir belge ile
ispatlayabilirsiniz. Artık güvenilir bir dijital kimliğe sahipsiniz.
Etkileşimlerimizin şeffaflığına ilişkin olarak ise blockchain sistemleri,
işletmelerin birbirleri aralarındaki güven bunalımlarının aşılmasına yardımcı
olacak. Wikipedia’daki paylaşımcı ortamı düşünelim, artık bir üretim ağındaki
tüm düğümlerin birbirlerini tanımaları ve birbirlerine güven duymaları
gerekmiyor, çünkü her biri üretim zinciri esnasında olup biten faaliyetleri
izleme ve doğrulama kabiliyetine sahip olacaklar; üretim sistemindeki her
faaliyet blockchain cloud’u ile entegre edildiği takdirde. Bu durum, merkezi
otoriteyi gerçekte yaratmadan tekelin verimliliğine sahip olan bir üretim
sistemi anlamına gelir. Bu güven ortamı, Japon keiretsu networklerini,
kültürden bağımsız bir düzleme çekecektir. Böylece global endüstri, ‘ulus ötesi
bilişim firmalarının koordinasyonu altında birbirlerine örülmüş küçük ve nano
ölçekli firmalara evrilebilir. Çünkü firmalar diğer firmalar ile yürüttükleri
ilişkilerin güven-maliyeti nedeniyle dikey ve yatay olarak büyüme yoluna
giderler. Bu durumun tüketiciye bakan tarafı şudur: Gerçek bir obje dolaşımda
iken dijital sertifikasının ve block-zincirindeki hareketinin takibini
yapabiliriz. Peki satıcı alıcıya telefonunu göndermez ise ne olacak? Bu
telefonu finanse ediyorsunuz ama tüm şartların karşılandığını doğrulayana kadar
ödeneği salmanız gerekmiyor. Eğer alıcı ödeneğini salmaz ise bu durum networkte
kayıt altında tutulur. Bu örnekte mahkeme için kanıt olabileceği gibi geleceğin
dijital ürünlerinde uydu aracılığı ile ürünün kendisini kapatmasına neden
olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder